Marmara Eğitim Araştırma Hastanesi alerji testi

Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde alerji testi yapılıyor. Hastanede Çocuk Alerji ve İmmünoloji Uzmanı olarak görev yapan Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Safa Barış ile “Alerjik Hastalıklar” konusunda en çok merak edilenleri konuştuk.

İstanbul Anadolu Güney Kamu Hastaneleri Birliğine bağlı Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görev yapan Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Safa Barış “Alerjik Hastalıklar” konusunda en çok merak edilen 5 soruyu cevapladı.

1. Allerjik hastalık nedir?

Alerjik hastalıklar çevremizde var olan bir takım alerjenlere karşı normalden fazla duyarlı olma durumudur. Bu hastalıklara sahip olan bireylerde allerjen ile temas ettikten sonra vücutta çeşitli reaksiyonlar meydana gelir. Oluşan bu reaksiyonlar alerjik hastalık olarak ifade edilmektedir. Oldukça sık görülen ve toplumun neredeyse %20 – %30’unda belirti veren bu hastalıkların değişik formları bulunmaktadır.

Bunların en çok bilineni geçici nefes darlığı ile giden astım, burunda kaşınma, akıntı, hapşırma, tıkanıklık ile bulgu veren alerjik rinit (saman nezlesi), gözde sulanma ve kaşıntı (konjonktivit), ciltte görülen egzama ve gıdalarla ilişkili alerjidir. Bazı olgularda ayrıca arı ve böcek sokması sonrası veya ilaç alımı sonrası alerjik reaksiyonlar görülebilmektedir.

Alerjik hastalıkların en ağırı ve bazen de hayatı tehdit edecek tipi ise şok (anaflaksi) tablosudur.

2. Allerjik hastalıkların belirtileri nelerdir?

Kişilerde alerjik oldukları allerjenler ile temas ettikten sonra değişik belirtiler ortaya çıkar. Örneğin solunum yolu allerji hastalığı olan çocuklar (saman nezlesi, konjonktivit veya astım) nefes yoluyla duyarlı olduğu maddeyi alırsa, kısa bir süre sonra burunda kaşıntı, akıntı, öksürük, hırıltı veya nefes almada zorlanma gibi belirtiler gösterebilir.

Gıda alerjisi olanlarda ise hızlı reaksiyonlar (ciltte kızarıklık, kaşıntı, kurdeşen veya şişme dediğimiz anjioödem tablosu) görülebilirken bazı bebeklerde kusma, kabızlık, kilo almada yavaşlama ve dışkıda kan görülmesi şikayeti gösterebilirler ve bu şikayetlerle doktora başvururlar. Bazı çocuklarda alerjik reaksiyonlar acil başvuru sebebi de olabilmektedir.

Örneğin böcek, arı sokması sonrası veya ilaç gibi herhangi bir allerjen alımı sonrası saniyeler veya dakikalar içerisinde gelişen reaksiyon tablosuyla acil servislere başvurabilirler. Bu bahsettiğimiz olay anafilaktik şok tablosu olup, erken müdahale gerektirmektedir.

3. Allerjik hastalıklar kimlerde daha sık görülür?

Alerjik hastalıkların sıklığı giderek arttığı çok defa yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. Bunun en temel nedeni dünya çapında artan modernleşme ve bunun getirdiği olumsuz çevresel etkilerdir. Avrupa Allerji Akademi Derneğinin yayınladığı rapora göre Avrupa’da 150 milyon kişinin kronik alerjik hastalığa sahip olduğu ve her geçen gün bu sayının arttığını vurgulanmaktadır. Yoğun hava kirliliği olan ortamlarda bulunma, sigara mahrumiyeti, sağlıksız çevresel ortamlar (kapalı, nemli gibi), ailede allerjik hastalık öyküsü, şişmanlık ve yetersiz anne sütü alımı ile ilişkili bulunmuştur.

Alerjik hastalıklar çocukluk çağında genellikle atopik (genetik olarak alerjilere eğilimli olmak) yürüyüş olarak ifade edilen bir sırayı izler. Atopik anne babadan doğan ve genetik yükünü taşıyan bir bebek, yaşamın başlangıcından itibaren karşılaştığı allerjenlere cevap vermeye başlar. Şöyle ki anne veya babasında alerji hastalığı olan bir bebekte alerjik reaksiyon gelişme oranı %50 civarındadır.

Bu durumda atopik yürüyüş dediğimiz bu olayda önce ciltte egzama ve besin alerjileri sıklıkla ilk görülen şikayetlerdir. Bahsettiğimiz bu atopik yürüyüş her çocukta görülmeyebilir ancak çocuklarda yaş ilerledikçe hastalığın nasıl seyredeceği konusunda fikir vermektedir.

3. Alerjik hastalıklarda tanı nasıl konulur?

Alerjik hastalıkların tanısı klinik bulguların yanı sıra laboratuvar testlerinin değerlendirilmesiyle konulabilir.

Bahsettiğimiz bu tanı yöntemlerinin dışında İstanbul Anadolu Güney Kamu Hastaneleri Birliğine bağlı Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Çocuk Alerji ve İmmünoloji Kliniği gibi bu hastalıklar için branşlaşmış merkezlerde şüpheli allerjen ile yükleme testleri yapılarak reaksiyon gelişim derecesi değerlendirebilmektedir.

4. Alerjik hastalıkların tedavisi nedir?

Bu hastalıkların tedavisi genellikle 3 basamaktan oluşur. Bunlar hastalık hakkında eğitim, koruyucu önlemlerin alınması ve ilaç tedavileri olarak sınıflanabilir. Çünkü bu hastalıklar kroniktir ve zaman zaman alevlenmeler gösterdiğinden ailelerin önceden bilinçli ve tedbirli olması gerekmektedir.

Örneğin ev tozu akar alerjisi olanlarda ev içerisinde temizliğin ve havalandırmanın düzgün yapılması, aşırı nemli veya sıcak ortamdan uzak durulması, polen alerjisi olanların bahar aylarında polen saçılımının yoğun olduğu dönemlerde temasın azaltılması, arabada polen filtrelerinin sık sık değiştirilmesi, evde sık aralıklarla duş alınması ve çamaşırların ev içerisinde kurutulması polenlerin çamaşırlarınıza yapışmasını engelleyecektir.

Tedavinin son basamağını ise ilaç tedavisi oluşturmaktadır. Burada bilinmesi gereken önemli hususlardan birisi de bu ilaçların doğru doz ve sürede kullanıldığında çok az veya hiç yan etkilerinin olmadığının bilinmesidir. Çünkü ebeveynler doğru olmayan bilgiler nedeniyle kortizon içeren ilaçlardan uzak durmaya çalışırlar.

5. Alerjik hastalıklardan korunma yöntemleri nelerdir ve uzun dönem seyri nasıldır?

Allerjik hastalıklar daha önceden belirtildiği gibi çok faktörlü karmaşık mekanizmalarla oluşmaktadır. Bu nedenle hastalıkların oluşumunu tamamen önleme olanaksızdır. Çevresel faktörlerden sigaranın önlenmesi çocuklarda hışıltı görülme oranını azaltacak ayrıca ağır hastalık gelişimini engelleyecektir.

Bunların dışında probiyotik dediğimiz faydalı barsak bakterilerinin kullanılması da atopik dermatiti azalttığını gösteren çalışmalar bulunmaktadır. Uzun vadede alerjik rinit ve astımın tedavisi yüz güldürücüdür ve çoğu çocuk hastada, hastalık kontrol altına alınmakta hatta tamamen iyileşmektedir.

Besin alerjisi olan çocuklarda süt ve yumurta alerjisi ilk 2-3 yaş içerisinde çoğu olguda tamamen geçerken, kuru yemiş ve deniz ürünlerine karşı olan alerjiler daha uzun sürmekte ve çoğu olguda yaşam boyu devam etmektedir. İlaç alerjisi olan olgular alerjik oldukları ilaçlardan uzak durmaları gerekir ve kendileri için güvenilir alternatif ilaçlar bulunmalıdır.

Geçmişte ağır şok tablosu gelişen olgulara koruyucu tedavi dediğimiz evde uygulanabilen adrenalin kitlerinin verilmesi ve allerjen maruziyeti sırasında kullanılması tekrar şok tablosunun gelişimini büyük oranda önleyecektir.