SnowRunner inceleme
SnowRunner 28 Nisan 2020’de Epic Games Store, PlayStation 4 ve Xbox One için piyasaya sürüldü ve şu anda Steam ve Nintendo Switch üzerinde de mevcut. Saber Interactive tarafından geliştirilen, Focus Home Interactive tarafından yayınlanan SnowRunner, oyuncularından gelen oldukça fazla olumlu değerlendirmeye sahip.
MadRunner’da olduğu gibi SnowRunner’da da kamyonlarla güvenilmez arazilerde gezinmeniz gerekir. MudRunner, keresteyi A noktasından B noktasına götürmek ve yol boyunca daha fazla haritanın kilidini açmak şeklinde bir önermeye sahipken, SnowRunner bunu daha da sıkılaştırıyor. Daha karmaşık görevleriniz, bonus görevleriniz ve hatta bir hikaye ipucunuz var. Ancak bir kez daha, oyunun özü, kaynakları çamurlu ve karlı topraklarda taşımak için hareket etmektir.
SnowRunner inceleme
SnowRunner’da herhangi bir noktadan başka bir noktaya gitmek bir meydan okumadır. SnowRunner’da maceraya sular altında kalan bir Michigan kasabasında başladım. Bir fırtına bazı yolları ve köprüleri haritadan sildi ve insanlara yeniden inşa edebilmeleri için malzeme sağlamanız gerekli. Bu, devasa bir haritada gerçekleşir ve oyuncuları gerçekten zor seçimler yapmaya zorlar. İlk olarak küçük bir garaj inşa edin ve birkaç hafif araç ile işe koyulmaya başlayın.
Açıkçası sürüş oyunu meraklısı olduğum bir sır değil. Böyle bir başlangıç benim ilgimi çekti ve oyunun devamında çok rahat diyebilirim ki SnowRunner şimdiye kadar oynadığım en iyi sürüş oyunları listesinde mutlaka iyi bir yere sahiptir. Şimdi bunun nedenine daha detaylı olarak bakalım.
SnowRunner oynanış
Oyun esasında üç alanla başlar: Michigan, Alaska ve Taymyr. Başlangıç için hepsi açıktır, ancak başlangıçta emrinizde olan sınırlı araçlarla, daha uzağa gitmeden önce keşif ve bazı yükseltmeler kazanmak için biraz zaman harcamanız iyi olur. Oyunun size sunacağı çok şey var. Belki çok fazla. Haritalar çok büyük ve gelişme yolunuz yavaş, bu da tüm oyunu biraz göz korkutucu hissettirebilir.
Her coğrafi alan, birbirine bağlı birden fazla harita içerir, bu nedenle toplam arazi miktarı büyük ölçüde geniştir. Yani, görevlerin karmaşıklığı da. Son oyunun temel olarak kereste gibi hammaddeleri haritanın bir köşesinden diğerine taşımaya odaklandığı yerde, SnowRunner’da kereste depolarına, fabrikalara ve hatta tuğlalardan sismolojik ekipmanlara kadar her şeyi toplayan araştırma merkezlerine ulaşacaksınız.
Bir yerden bir yere malzeme ve ekipman alışverişinde bulunarak tecrübe ve para kazanıyorsunuz. Deneyim, yeni araçlar artı yükseltmeler açar ve tahmin edersiniz ki tüm bunlar paraya mal olur. Ancak, bu görevlerin çoğu aslında hayatınızı kolaylaştırıyor. Michigan’ı sel basmış bir şehirde ilk göreviniz bir gözetleme kulesine gidip araziyi incelemek. Oradan ilk ağır kamyonunuzu çabucak bulursunuz. Bu ağır kamyonu kullanarak, haritanın geri kalanına erişim sağlayan bir köprü olan bir köprüyü yeniden inşa etmek için malzemeler getirebilirsiniz.
Oyunda ayrıca dört oyunculu Co-op çok oyunculu modu var.
SnowRunner grafik ve ses
Oyunda saatlerce süren manzara ve keşfedilecek rotalar var. Yükseltme yerleri, araçlar ve çeşitli görevler, manzaranın içinden geçerek bulunabilir. Oyunun atmosferi de sundukları kadar uyumlu ve kaliteli.
Oyunun bir fotoğraf modunun olmaması üzücü çünkü vahşi doğada dolaşırken tadını çıkarabileceğiniz gerçekten şaşırtıcı manzaralar var. Tabii ki, grafikler en iyi AAA oyununuzda olduğu kadar keskin değil, ancak arazi aracınız için çamurlu bir oyun alanı yapmanın ötesine geçen genel ortamın takdiri var.
SnowRunner kelimenin tam anlamıyla kesinlikle sanattır. Son birkaç yılda daha büyük oyunlarda popüler hale gelen fotoğraf modunu çok hak eden oyunlardan biri. Sesler de atmosfere çok şey katıyor.