Kibar Elisagil: İlaç sektöründe tedarik zinciri
Tarihsel olarak, insanlar sağlık sorunlarına çözüm ararken yüzlerce farklı tedavi yöntemi geliştirmişlerdir. Bu yöntemlerden biri de ilaç tedavisidir. Eczacılar ve doktorlar tarafından geliştirilen ilaç karışımları, büyük çeşitlilik göstermekte ve hastalıklara karşı da farklı etkinlikler göstermektedir. Her bireyin benzersiz bir biyolojik yapıya sahip olması nedeniyle farklı ilaçlara farklı tepkiler verdiği bir gerçektir. Ancak, her birey için özelleştirilmiş ilaç üretiminin mümkün olmamasından dolayı, sabit ilaçlar tedavi süreçlerinde önemli bir role sahiptir.
Birleşik Devletler gibi ilaç geliştirme konusunda öncü olan ülkelerde geliştirilen ve onaylanan ilaç molekülleri, farklı ülkelerde kullanılmadan önce yerel hukuki ve farmakolojik süreçlere uygun hale getirilmelidir. Türkiye Cumhuriyeti’nde Sağlık Bakanlığı, belirli şartlar altında ilaç dağıtımına izin vermektedir. Ancak gerekli izinler alınmadığında, hastalar ihtiyaç duydukları ilaçlara erişim sağlayamamaktadır. Bu noktada, önemli bir rol üstlenen kuruluşlar, yurtdışında bulunan ilaçları inceleyerek, Türkiye’nin mevzuatına uygunluğunu ve medikal dosyasının eksiksizliğini değerlendirmekte ve ilgili molekülün ülkeye getirilmesi sürecini başlatmaktadır. Süreç düzgün bir şekilde ilerlerse, ilacın fiyatlandırılması aşamasına geçilmektedir. İlaç geliştiriciler, bu süreci genellikle kar amacı güderek sürdürmektedirler.
İlaçların orijinal mi yoksa jenerik mi olduğu da önemli bir ayrımdır. Orijinal ilaçların patent süreleri genellikle 20 yıldır ve bu süre boyunca ilacın üretimi ve satışı sadece patent sahibine aittir. Jenerik ilaçlar ise patent süresi sona ermeden başka üreticiler tarafından üretilebilir. Tedarikçilerin temel amacı, hastalara en etkili ve uygun fiyatlı ilaçları sunmaktır. Bu amacı gerçekleştirirken, ulusal ve uluslararası düzeyde şirketler arası anlaşmalar yaparak iş birliği sağlanmaktadır.
Bir ülkede fazla miktarda ilaç stoku bulunurken, başka bir ülkedeki hastaların ilaca ihtiyacı olduğunda, gerekli izinler alınarak ilaçlar ihtiyaç sahibi hastalara ulaştırılmaktadır. Özellikle COVID-19 gibi küresel salgın dönemlerinde, sınırların kapandığı ve tedarik zincirlerinin zorlandığı bir dönemde, ilaç tedarikinin sağlanması büyük bir önem taşımaktadır. Bu tür dönemlerde, hastaların ilaçlara erişimini sağlamak için gerekli adımların atılması ve uluslararası düzeyde iş birliğinin artırılması, sağlık sistemlerinin dayanıklılığını artırmaktadır.
Sonuç olarak, ilaç geliştirme ve dağıtımı süreçleri hem bireysel sağlık hem de küresel sağlık sistemleri için kritik bir rol oynamaktadır. Yerel ve uluslararası düzeyde iş birlikleri, hastaların en iyi tedaviye erişimini sağlama konusunda önemli bir araç olarak kullanılmaktadır. Gelecekteki pandemi durumlarına karşı da bu tür deneyimler, sağlık sistemlerinin daha etkin ve hızlı bir şekilde hareket etmelerini sağlayacaktır. (Kaynak: Kibar Elisagil)